Burdasın: Forum => MESLEKTAŞ YAZILARI, MAKALELER ve BASINDA BUGÜN => BS BA Formu Kaosu...!!! |
|
SMMM (Ziyaretçi) |
BS Formu Kaosu...!!! Hakan GÜZELOĞLU Finans sektöründe Form Bs karışıklığı sürüyor. Tebliğ düzenlemelerinde yer alan Form Bs ile bildirilmesine gerek bulunmamaktadır ibaresine rağmen finans kuruluşlarına vergi/ceza ihbarnameleri gönderilmeye devam ediliyor. BS Formu Kaosu...!!! Önceki Haber Sonraki Haber Şirketler tarafından açılan davaların ise bir bölümü lehte bir bölümü aleyhte sonuçlanıyor. Öncelikle bu yazıyı bir yıla yaklaşan süreçte hala kaleme alıyor olmaktan son derece rahatsızlık duyduğumu sizlerle paylaşmak isterim. Geçen bir yıla yakın sürede vergi/ ceza ihbarnamelerinin terkini ve bu hatadan geriye dönüş beklenirken yapılan hatalı uygulamanın finans sektöründe katlanarak devam ediyor olması gerçekten üzücü. Neler Yaşandı? Vergi daireleri, 2008 hesap dönemine ilişkin zaman aşımı olan 31 Aralık 2013 tarihine kadar bankalara, özel finans kurumlarına, aracı kurumlara, portföy yönetim şirketlerine, menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıkları ile sigorta şirketlerine 2008 yılına ilişkin vergi/ceza ihbarnamelerini gönderdi. En son aşamada söz konusu şirketlere, son 4 yıl olmak üzere 2009-2013 yıllarına ilişkin vergi/ceza ihbarnameleri de gönderildi. Eğer bu yazıyı okuduğu sırada sorumlu olduğu benzer şirketlerde çalışan meslektaşlarımız varsa bilsinler ki devam eden yıllara ilişkin vergi/ceza ihbarnameleri yakın zamanda kendilerine tebliğ edilecek. Tebligatları alan mükellefler, bir umutla vergi dairelerine tekrar itiraz etse de Gelir İdaresinin yazısı, bu vergi dairelerinin cevap yazısında aynen kullanılarak yapılan tarhiyatta bir isabetsizlik görülmediği iddia edilmeye maalesef devam ediliyor. Bu aşamada, önceki tebliğ düzenlemelerinde yazan, Form Bs ile bildirilmesine gerek bulunmamaktadır ifadesine rağmen yapılan tarhiyatlara mı üzülürsünüz; bu şekildeki tarhiyatların vergi hukukunun temel ilkelerini çiğneyerek yapılmasına mı şaşırırsınız; yoksa o dönemleri bilen bir mali müşavir olarak bu uygulamanın meslektaşlarımızca yapılan bir hata gibi nitelendirilmesine mi kızarsınız anlamak mümkün değil! Bir meslektaşım gelinen bu noktayı göndermiş olduğu mesajda o kadar güzel özetliyor ki Kendisi, kanunları hazırlayanların hukuki donanıma sahip olması gerektiğini ve hatalı kanun, KHK ve yönetmeliklerin çıkmaması gerektiğini ifade ediyor. Meslek mensubu olarak kendisi ile Bs formunun bir bilgi verme formu niteliğinde olduğunu, normalde olmayan bilginin, bildiriminin de olmaması gerekirken her dönem için bildirim olmadığına dair de bilgi istendiğini, bu yüzden de ödenen cezaların büyüklüğü yanında artık tüm devlet kurumlarının Bilgi vermemekten kesilen cezaların arkasına sığınarak her işi meslek mensuplarının sırtına yüklemesinin de ayrıca sıkıntı yarattığı ve birçok devlet kurumunun da işlemlerini meslek mensuplarına yüklemiş olduğu hususlarında hemfikir olduğumu belirtmek isterim. Neden bu kurumlar olarak biz Ba formu verirken yanında boş da olsa Bs formu vermedik? Biz bu düzenlemeyi yanlış mı anladık? Yukarıdaki sebeplerden vergi idaresinin bu konudaki tarhiyatların kaldırılması yönünde ivedi adım atması gerektiği düşüncesindeyim. Açılan Davalarda Son Durum 2008 yılına ilişkin vergi/ceza ihbarnamelerine ilişkin Bs formlarının verilmemesi sebebiyle bazı banka ve sigorta şirketlerinin açtığı davalarda, birinci derece vergi mahkemesince verilen kararların mükelleflerin lehine sonuçlandığını memnuniyetle söyleyebiliriz. 2009 yılına ilişkin açılan davalarda ise 2008 yılına ilişkin mükellef lehine verilen birinci derece vergi mahkemesi kararları yanında, 2009 yılına ilişkin ilk 6 ayın lehe, ikinci 6 ayın aleyhe olduğu karar örnekleri de var. 2009 yılına ilişkin kararların kısmi red, kısmi kabul olarak verilmesinin nedeni Vergi Usul Kanununun 355. maddesine getirilen 01.08.2009 tarihinden itibaren geçerli olan Ayrıca yazılı olarak bildirilme şartının aranmayacağı şeklindeki düzenlemedir. Öte yandan 2009 yılına ilişkin kısmi red ve kısmi kabul olarak verilen örnek bir kararda, Bs formu verme yükümlülüğünün bulunmadığı iddiasına yönelik olarak ise vergi mahkemesi ilgili Vergi Usul Kanunu genel tebliğlerindeki ifadelerden bilanço usulüne göre defter tutan mükelleflerin ister hadler altındaki alım satımları olsun ister herhangi bir alım veya satışı olmasın her türlü bildirim formu verme zorunluluğunun bulunduğuna hükmederek davacı kurumların iddialarına itibar etmediği yönünde karar verdi. 2008 yılına ilişkin davaların kazanılması yanında 2009 yılına ilişkin bu şekilde bir karar çıkmasının takip eden 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin tarhiyatlara karşı açılacak davalarda savunma ve davanın kazanılmasını güçleştireceği aşikâr. Sonuç olarak yapılan bu tarhiyatları, o dönemde uygulamanın içine olan biri olarak değerlendirdiğimde hukuka aykırı olduğunu belirtmek isterim. İşin tabii ki bir tarafında mükellefler bu tarhiyatlar sebebiyle ekstra bir vergi yükü ile karşılaşıyorken diğer tarafında uygulamayı yanlış olarak yaptıkları nitelendirilen mali işlerden sorumlu kişilerle meslek mensupları da bu tarhiyatları anlatmakta epeyce zorlanıyor. Vergi Aflarından da Faydalanabilir Vergi Barışı: Bu noktada dava süreci dışında izlenebilecek bir diğer yol da 6111 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 4. maddesi kapsamında 31.12.2010 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi aslına bağlı olmayan cezanın yüzde 75inin silinerek cezanın yüzde 25inin vergi dairesine ödenmesi olabilir. Bu seçenekte dava açma hakkınızdan Vergi Barışından yararlandığınız için feragat etmiş olacağınızı da unutmayın. Torba Kanun: 2010 yılının Kasım ve Aralık aylarından itibaren verilecek B formlarına ilişkin cezalarda ise en son yayımlanan 6552 sayılı Torba Kanun ile getirilen dar kapsamlı vergi affı kapsamındaki cezaların yüzde 50sinin ödenerek faydalanılması mümkün. 4 Savunma Argümanı Yersiz olarak yapıldığına inandığım vergi/ceza ihbarnamelerine karşı açılacak davalarda kullanılabilecek birkaç savunma argümanını paylaşmak istiyorum: 1. Bu tarhiyatların önünü açan vergi idaresinin varsayımsal ve bütünlükten kopuk görüşü incelenmeli. Söz konusu görüş, tamamen varsayımsal olarak verilen bir işlem tesis etme veya görüş olduğundan temel savunma argümanı olarak irdelenmeli diye düşünüyorum. 2. 396 Nolu VUK genel tebliğindeki açıklamalar, bahse konu özelgeye dayanak teşkil ettiği iddia ediliyor. Burada yapılan tarhiyatlar, verginin yasallığı ilkesine tamamen aykırı olduğundan bahisle Bs formlarının verilmesi zorunlu olsa bile tebliğin yayımı sonrası olan 2010 yılından itibaren bunun mümkün olması gerekeceği, bu nedenle de 2008 ve 2009 yılına yapılan tarhiyatın tamamen hukuksuz olduğunun altı çizilerek vurgulanmalı. 3. Vergi dairelerine yapılan itirazlarda, verilen cevaplardaki ifade sigorta şirketlerine ilişkin bir dayanak gösterilip yanlış argüman gösterilerek cevaplandı. Bu yazının da dava da karşı argüman olarak kullanılması mümkün. 4. Danıştay, Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun örnek bir kararında takvim yılının kapanmasından sonra geriye dönük özel usulsüzlük cezasının kesilmesinin kanun maddesinin düzenlenme amacıyla hukuka uygun olmadığını ifade etti. Bu karar da bir savunma argümanı olarak değerlendirilebilir. Kaynak: Kpmgvergi.com |